http://gazette.com.tr/YaziDetay.aspx?id=9414
Bireyler yaşadıkları zorlu yasam olayları karşısında hissettikleri olumsuz duyguları paylaşmak için alışkanlıklar, psikolojik ve kültürel sebepler ve ekonomik etkenler nedeniyle psikolojik danışmanlara ulaşmak yerine çoğunlukla arkadaşlarına ve ailelerine yönelirler. Ancak, psikolojik danışmanla görüşmeler yapmak, yakınınızla yapılan konuşmadan çok farklıdır.
İnsanlar herhangi bir sorun yaşadığında genelde yakın çevreleriyle (arkadaşlar, aile, iş arkadaşları vs) paylaşma eğilimindedir. Bu, çoğunlukla bireyi rahatlatmakta ve sorunlarını çözümlenmesine kısa süreli ya da belki de bazen uzun süreli katkı sağlayabilmektedir. Ancak her zaman bu paylaşımlar olumlu sonuç sağlamayabilir. Bazı durumlarda ise paylaştıktan sonra paylaşmadan öncesine göre kendimizi daha da kötü hissederiz ve paylaştığımıza pişman oluruz. Sorunlarımız azalacağına büyüyebilir ve büyüdükçe daha çok kişiyle paylaşıp, paylaştıkça da daha olumsuz ve güçsüz hissettiğimiz bir döngüye girebilir. Bunlara bağlı olarak aşağıdaki durumları veya benzerlerini yaşayabiliriz:
- Hiç beni anlamaya çalışmadı. Hemen beni yargıladı, yanlış yaptığımı söyledi.
- Keşke ona duygularımı açmasaydım.
- Sırlarımı ona anlatmam kötü bir fikirdi.
- Şimdi benim hakkımda ne düşünecek?
- Benim için üzüldü, onu üzdüm. Keşke ağladığımı görmeseydi.
Kişi yukarda örneklendirilen tüm bu düşüncelere bağlı olarak “özelini” anlattığı için kendi sorunlarının üstüne bir de utanç, kaygı, endişe ve hayal kırıklığı gibi duygular yaşayabilir. Oysa psikolojik danışmanlık ve rehberlik (PDR) eğitimi almış danışmandan yardım almak bu olumsuzlukları yaşamanızı engeller. Aslında psikolojik danışman ile yapılan görüşme ile yakın çevremizle yapılan görüşme arasındaki fark, elma ile armut arasındaki fark kadar açıktır. Bu farklılığın temelinde yatan nedenler aşağıda özetlenmiştir.
- Psikolojik danışma profesyonel yardım mesleğidir:
Psikolojik danışmanlar, alanları ile ilgili gerekli eğitim ve dereceleri almış, kendilerini geliştirmeyi sürdüren, bilimsellik, mesleki gözetim, dayanışma ve etik ilkeler içinde / ışığında etkinliklerini gerçekleştiren profesyonel kişilerdir. Bu meslekte yardım veren uzmanlar uzun yıllar boyunca öncelikle psikolojinin temel kuramları ve uygulama alanları hakkında eğitim görmüşlerdir.
Arkadaşınız sizi dinlemek ve ne hissettiğinize odaklanmak yerine, size akıl vererek öneride bulunabilecektir. Belki de – istemeden de olsa – sizi yanlış davrandığınız şeklinde yargılayacaktır. Oysa psikolojik danışmalar eğitimleri boyunca aktif dinleme becerisi başta olmak üzere birçok konuda eğitim alırlar ve kendilerini bu konularda eğitirler ve meslek yaşamları boyunca da bu eğitimlerine bilgi ve becerilerini güncelleyerek devam ederler. Bu nedenle sizi yakın çevrenizden daha nitelikli bir şekilde dinleyeceklerdir.
- Psikolojik danışman objektiftir:
Yakın çevremizin dinleme ve yardım etme süreçleri istemli veya istemsiz olarak önyargıları, korkuları kaygıları ve hatta bizle ilgili çıkarlarından etkilenebilir.
Bu, anlattıklarımızı değerlendirirken “pembe” diye değerlendireceklerse kendi algıları, ihtiyaçları ve öncelikleri nedeniyle “mavi” diye değerlendirmelerine neden olabilir. Yani taktıkları gözlüğün camının rengi sübjektif konulardan etkilenip renk değiştirir.
Psikolojik danışmanlar eğitimleri boyunca, farklılıklara saygı, önyargılarını fark etme ve bu önyargıları danışana bulaştırmama üzerine eğitim almaktadırlar. Danışma sürecinin ana odağı danışanın yüksek faydasıdır. Bu nedenle, danışman kendi ilgi, ihtiyaç ve çıkarlarını danışma sürecine yansıtmaz.
- Psikolojik danışma gizlidir:
Tüm PDR hizmetlerinde etik kurallar gereği gizlilik geçerlidir. Başvuran danışanlara ait kişisel bilgiler kendi isteği, onayı ya da bilgisi dışında (kendisine veya çevresine bir zarar verme ihtimali ve yasal yükümlülükler dışında) kesinlikle hiçbir kişi, birim ya da kurum ile paylaşılmaz. Oysa yakınlarımızın özelimizi başkaları ile paylaşma ihtimali her zaman mevcuttur. Bu da sırlarımızı anlattığımızda hep bizi içten içe kaygılandıran ve rahat olmamızı engelleyen bir durum olabilir. Bazen de anlattıklarımızın ağırlığı yakınlarımıza taşıyamayacakları bir yük olabilir. Örneğin, kardeşiniz ciddi sağlık sorunu olduğunu size söyleyip anne-babanıza bunu söylememenizi istediğinde bu sizin için de taşınması zor bir yük olmayacak mıdır?
- Psikolojik danışmada odak danışandır:
Yakın ilişkilerde yapılan paylaşımlarda bireyler size kendi istek ve beklentilerini söyleyebilirler. Örneğin sizi dinleyen yakınınız sizin yanında kalmanızı istiyorsa “ bence oraya gitmemen daha iyi” şeklinde bir telkinde bulunabilir. Bu telkinin altında yukarıda belirtildiği gibi – isteyerek ya da istemeyerek – dinleyici kişinin kendi çıkarları ön planda olabilir. Danışma süreci ise diğer insanların istekleri yerine sizin gerçek arzularınızı keşfetmek ve kendinizden ne beklediğinizi bulmak üzere tasarlanmıştır.
Örneğin siz “herkes mimar olmamı bekliyor” ya da “herkes evliliğimi sürdürmemi bekliyor” dediğinizde psikolojik danışman yakınlarınız gibi sizle ilgili kendi beklentilerini ortaya koymak yerine sizden bunların beklenmesinin sizi nasıl hissettirdiğini, yaşamınızın nasıl olmasının size keyif vereceğini ve bunları keşfedip bulma yolunda size rehberlik edecektir.
- Psikolojik danışman sempati değil Empati yapar ve bunu danışana gösterir:
Empati:
Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine empati (duygudaşlık) adı verilir.
Sempati:
Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamıza, onu anlamamıza gerek yoktur; sempatide yandaş olmak esastır.
Örnekle anlatmak gerekirse:
Diyelim ki bir ziyafettesiniz ve bir yakınınız, yanında oturan kişinin üzerine yemek döktü. Eğer yakınınızın utandığını fark ederseniz bu empatidir. Eğer yakınınız yemeği döktü diye, onunla birlikte siz de utanırsanız, sempati duymuş olursunuz. Bunun nedeni ise yakınınızla özdeşim kurmanızdır. Sempati duyulan insanlarla özdeşim kurulur.
Psikolojik danışman danışanın duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamaya çalışarak, bu durumu ona iletmeye çalışır. Örneğin, siz ağlarken anneniz de duygulanıp ağlayabilir, bu sempatidir çünkü anneniz sizin sahip olduğunuz duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olabilir. Ya da öfkelendiğinizde sizle öfkelenebilir. Ama psikolojik danışman siz öfkelendiğinizde sizin duygu ve düşüncelerinizi anlar ve size “ bu olayın seni öfkelendirdiğini görüyorum” diye size geri iletebilir. Bu da kendi duygu ve düşüncelerinizi fark etmenize yardımcı olur. Bireyin kendini yorumlayarak içgörüsünü geliştirmesini destekler. İste bu nedenle, empati bireyin kendini tanıması ve sağlıklı bir şekilde kendi düzenleyebilmesi için sempatiden daha etkilidir.
- Psikolojik danışman Koşulsuz Kabul ve Saygı gösterir:
Psikolojik danışma sürecinde kişisel farklılıklara saygı esastır. İnanç, değer ve özellikleri ne olursa olsun, toplumdaki herkes her daim ve her koşulda saygıya layık bireylerdir. Bununla birlikte, psikolojik danışmanın danışanı bir insan olarak görmesi ve onunla içten (samimi) bir şekilde ilgilenmesi ve bu ilişkiyi kurarken de karşındaki danışanı olduğu gibi, koşulsuz kabul etmesi esastır. Yani psikolojik danışman-danışan ilişkisi, danışanın duygu, düşünce ve davranışlarının danışman tarafından “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirip yargılanmadan kabul edilmesi esasına dayanmaktadır. Diğer bir deyişle, Danışmanın danışanı kabulünde esas, onu herhangi bir yere koymadan olduğu gibi kabul etmesidir. Örneğin psikolojik danışman “seni çalışkan olduğun zaman kabul edeceğim” yerine “seni sen olarak kabul edeceğim” tutumunu benimser.
Koşulsuz kabul, olumlu kişilik değişiminin gerçekleşmesi için gerekli görülen koşullardan bir tanesidir. Ünlü psikoterapist Carl Rogers bu kavramı, danışanın davranışı, tavrı ve görünüşü gibi dış etkenler dikkate alınmaksızın bireyin bir insan olarak doğuştan sahip olduğu değer ve onuru ön plana çıkarmak suretiyle ödüllendirmek şeklinde tanımlamıştır. Bu yaklaşım aynı zamanda danışanın sırf bir insan olarak olumlu bir şekilde ele alınması olarak kısaca ifade edilebilir.
Psikolojik danışma sürecinde önemli olan diğer bir durum ise, terapötik ilişki sürecinde psikolojik danışmanın tahakküm kurmamasıdır. Daha açık bir ifadeyle, bu süreçte psikolojik danışman ve danışan eşit ilişki kurar, psikolojik danışman danışan üzerinde güç-baskı kurmaz ve sürece danışanın ihtiyaçları yön verir. Şayet psikolojik danışman, danışanı kabul eder, değerli bulur ve tahakküm kurmazsa danışma süreci başarılı şekilde sonlanır. Fakat danışana yukarıda da belirtildiği gibi gereken saygı gösterilmezse ve koşulsuz kabul edilmezse, danışan bu saygıdan yoksun olduğundan giderek kendini savunmaya geçecektir. Örneğin, derslerini aksatmayacak derecede sadece ara sıra yabancı dizi izlediği için ailesi tarafından sürekli eleştirilen bir lise öğrencisi farklılığına saygı ve koşulsuz kabul görmediğini hissettiği için öz-benliğini koruma kaygısıyla kendi tercihini savunmaya geçecektir.
- Psikolojik danışmada Saydamlık temel ilkedir
Danışanlarla ilgili konu ve sorunlar danışmanlar tarafından aldıkları profesyonel ve meslek ahlakı gereği içtenlikle ele alınır, ilgili konu üzerinde duygu ve düşüncelerin gerçekçi ve dürüst bir biçimde dile getirilmesine önem verilir.
Rogers bir danışmanın en önemli özelliği olarak saydamlık ilkesini görmektedir. Saydamlık içinde olan danışman, tavır ve tutumlarında samimi, içten, gerçekçi ve otantiktir. Danışanla olan ilişkisinde duygu ve düşüncelerini açıkça ifade eder.
Otantik, yani samimi olan danışmanın, hem olumlu hem de olumsuz tutumları ve duyguları spontandır, yani o an danışma süreci içerisinde oluşur. Yani danışmanın bu tutum ve duyguları doğaldır ve bu şekilde danışanla dürüst bir ilişki içerisine girmesi danışma ilişkisini de bir hayli kolaylaştırmaktadır. Saydamlık içinde olmak, öte yandan, öfke, nefret, engellenme, kızgınlık, can sıkıntısı ve üzüntü gibi duyguların da ortaya konmasını gerektirir. Ancak bu, tabii ki danışmanın aklına geleni düşünmeden söylemesi anlamına gelmemelidir. Örneğin, danışmanın yorgunluğu ile başa çıkmasının en etkili yolu bu durumu açıklamasıdır. Psikolojik danışmanın gerçek duygularını gizlememesi, danışan-danışman ilişkisinin güçlenmesini sağlamaktadır. Psikolojik danışmanın bu anlamda danışana rol model olması, danışanın da kendi duygu ve düşüncelerini daha rahat bir şekilde ifade etmesine cesaret veriri ve bu da beraberinde terapötik ilişkinin otantik olmasını sağlar . Ayrıca bu durum psikolojik danışmanın empatik olmasına ve ilişkiye karşılıklı katılımın artmasına yol açar. Rogers’ın saydamlık kavramı sadece kendini gerçekleştirmiş psikolojik danışmanın danışma sürecinde etkili olduğunu ima etmemektedir. Çünkü psikolojik danışman da bir insandır ve ondan tamamiyle otantik olmasını bekleyemeyiz. Ancak danışanı merkez alan danışma yaklaşımı psikolojik danışmanın danışan ile olan ilişkisinde saydamlık içinde olduğunu kabul etmektedir. Saydamlık var ya da yok olmasından daha çok bir süreklilik içinde gerçekleşmektedir.
Özet
İşte tüm bu nedenlerle psikolojik danışma yakın arkadaşla yapılan bir sohbet ilişkisinden farklıdır. Bu temel öğelerdeki farklılıklar yanında psikolojik danışma ihtiyaç duyulan alanlarda sizi sahip olduğunuz potansiyelinize ulaşmanız için geliştirici beceriler de kazandıracaktır. Örneğin “öğretmene soru sormaya çekiniyorum” diyen birine arkadaşı “ne var bunda çekinme” ya da “ben de çekiniyordum ama deneyerek geçti” şeklinde tepkiler verir. Eğer bireyin bu konuda yaşadığı güçlük düşük düzeydeyse bu öğütler iyi gelebilir ve harekete geçirebilir ama bazen yaşanan çekinme utanma gibi duygular daha yoğun olabilir. Bu durumda psikolojik danışman danışana atılganlık becerisi eğitimi vererek bu sorunun sağlıklı bir şekilde çözülmesini sağlayabilir. Ya da “Sorunlarla karsılaşınca kendimi çaresiz hissediyorum, zorlanıyorum, kaygılanıyorum ve bırakıp kaçmak istiyorum” diyen birine anne-babası “Dirençli ol, mücadele et, yorulmak pes etmek yok” deyip kendi hayatlarındaki zorlukları nasıl çözdüklerini anlatabilirler. Bu bazen işe yarayabilir. Bazen de herkes zorluklarla hatta daha zorlarıyla baş edebiliyorken “Neden ben yapamıyorum” diyen kişi daha da umutsuzluğa düşebilir İşte psikolojik danışman tam da bu noktada aktif baş etme becerilerini danışana kazandırma konusunda yetkin ve profesyonel kişidir.
Bir diğer örnek: kişilerarası ilişkilerde sıklıkla ve yoğun derecede sorun yaşayan bir birey iş arkadaşlarına bu konuyu danıştığında “ Biraz politik ol. Dilini tut. Çok konuşma, biraz karşındakini idare et ” ya da “Sen de hep yanlış şeyler söylüyorsun kardeşim” gibi yargılayıcı ve yönlendirici tepkiler alabilir. Psikolojik danışman ise danışana iletişim becerilerini ve çatışma çözme becerilerini geliştirmesine yardımcı olacaktır.
Görüldüğü gibi psikolojik danışman yakın arkadaştan farklı olarak anlık değil uzun süreli değişim için yukarıdaki temel öğeler çerçevesinde ihtiyaç belirleme ve ihtiyacı gidermeye yönelik beceri geliştirme odaklı önleyici psikolojik hizmet vermektedir. Sonuç olarak, arkadaşlarla paylaşımın birçok olumlu katkısı olmasına rağmen arkadaşlarla paylaşım cevabı bulmak için değil; genellikle sorunu unutmak ya da görmezden gelmek içindir. Oysa psikolojik danışma kendini keşfetme ve geliştirme sürecidir. Buna cesaretiniz var mı? =)
Corey, G. (2015). Theory and practice of counseling and psychotherapy. Nelson Education.
Corsini, R. 1. ve Wedding, D.(1995). Current psychotherapies. F.E Peacock.
Hackney, H. ve Cormier, S. (2008). Professional counselor: a process guide to helping (T. Ergene ve SA Sevim, cev.). Ankara: Mentis Yayıncılık.
Tartakovsky, M. (2016). Therapists Spill: How Therapy is Different from Talking to a Friend http://psychcentral.com/lib/therapists-spill-how-therapy-is-different-from-talking-to-a friend/